‘Cumhuriyet’ kağıt üzerinde kalan bir yönetim biçimi değildir. Cumhuriyet zerre kadar değeri, söz hakkı olmayan tebanın, birey olması, önündeki, sağındaki, solundakiyle eşit olması demektir.

Osmanlı’nın küllerinden Anka kuşu gibi yeniden doğan Anadolu direnişi, Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde verdiği olağanüstü mücadeleyi Cumhuriyet ile taçlandırdı. 29 Ekim 1923 bu topraklarda bir devrin kapandığı tarihtir. Atatürk’ün, daha 25 yaşındayken söylediği gibi “Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve yok olma vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir”. Cumhuriyet, yapılan ilk nüfus sayımında 13 milyon 648 bin kişi olduğu ortaya çıkan o yüce insanların dökülen kan ve terinin, toprağa karışan uzuvlarının ortak sembolüdür. Özgürlüğümüzün bedeli çok ağır olmuştur ve bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti asla kaybedemeyeceğimiz kadar kıymetlidir.

91 yıl önce bozkırın parlayan yıldızı Ankara’da, Ulus’ta mütevazi TBMM binasında bir araya gelen 158 mebus oybirliğiyle ve “Yaşasın Cumhuriyet” nidalarıyla Atatürk’ü Cumhurbaşkanı seçerek günümüze kadar süren demokrasi mecrasını başlattı. Cumhuriyet, Ankara mebusu Atatürk’ün bir gün önce “Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz” demesiyle kendiliğinden, 24 saatte ortaya çıkmış bir karar ve sonuç değildir. Çanakkale savaşı ile başlayan zorlu bir yoldan geçen o güzel, azimli, cesur uzakgörüşlü insanlar tırnaklarıyla, adım adım 29 Ekim 1923’e gelmişlerdir.

Bugün maalesef O’nun koltuğunda oturan 12.şahsiyet tam tersini yapsa da Cumhurbaşkanı Atatürk’ün teşekkür konuşmasında belirttiği gibi; “Daima, muhterem arkadaşlarımın ellerine çok samimî ve sıkı bir surette yapışarak, onların şahıslarından kendimi bir an bile ayrı görmeyerek çalışacağım. Milletin sevgisini daima dayanak noktası sayarak hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır”.

Evet asıl olan milletin sevgisini kazanmaktır, sandıktaki oy pusulaları, geçerli-geçersiz tartışmaları, seçim sahtecilikleriyle değil ismini milletin bağrına yazdıran insanların rejimidir Cumhuriyet.

12’nci, kendisine örnek aldığı Hitler’in tüm taktiklerini kullansa da biz de yılmadan çalışacak, milletin kalbini kazanacak, Atatürk’ün “Uygarlığa girmek arzu edip de, batıya yönelmemiş millet hangisidir?” sorusuyla işaret ettiği gibi Cumhuriyetin yörüngesini yeniden Batı’ya çevireceğiz.

Cumhuriyet’in getirdiği kazanımları korumak, eşit bireylerden oluştuğumuzu sürekli hatırlamak, temel ideallerimizle kavgalı hukuk tanımaz insanları yasal mücadele içinde alaşağı etmek zorundayız. Cumhuriyet’e sahip çıkmak, demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe, kardeşliğe sahip çıkmaktır. Bize emanet edilen Cumhuriyet’i, bu vatanı canımız pahasına korumak hepimizin devredilemez, asli görevidir.

Bu duygularla Çanakkale’de, İnönü’de, Kütahya’da, Dumlupınar’da, Sakarya’da, Afyon’da mücadele edenlerin önsözünü yazdığı Cumhuriyetimizin 91. yılını kutluyor, başta Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmet ve şükranla anıyorum.

Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email