Erdoğan “iki ayyaş yasa yapınca muteber oluyor da, biz dinin emrettiği bir yasanın sizin için neden reddedilmesi gerekiyor?” diye bağırdı. Bir yandaş  yazar “Atatürk Cumhuriyeti kurarken kaç promil alkollüydü” diye yazdı. Bir AKP milletvekili “Yunan Tarihinde Türklerle bir savaş yok. Şehitlikler de temsili” diye Kurtuluş Savaşı’nın yaşanmadığını iddia etti. Başbakan Yardımcısı bir şahsiyet “Mehter marşı varken 10. Yıl marşı da neymiş” diye söylendi. Bir AKP’li Bakan 1923 yılında Cumhuriyet’in ilan edilmesinin toplumda travma yarattığını söyledi!

“Her 10 Kasım’da yaygara kopartıyorlar.”

“Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.”

“Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir.”
Erdoğan’ın sözleri.

Atatürk Dil ve Tarih Kurumu’na yapılan desteklere son verildi. Madalyalardan Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’nin simgesi kaldırıldı.  1986 yılından beri dünyada barışa hizmet eden liderlere verilen Atatürk Uluslararası Barış Ödülleri durduruldu. Milletvekili yemininden Türk milleti ve Atatürk ifadelerinin çıkartılması AKP’liler tarafından teklif edildi.

***

Kurtuluş Savaşı’na önderlik etti. Fakir ve yoksul bir millet ile elele vererek bağımsızlığa kavuştu. Padişahlığını ilan etmedi.  Cumhuriyeti kurdu. Egemenliği bir adamın iki dudağı arasından aldı millete verdi. Kimseyi itmedi, ayırmadı, tüm millete hizmet etmek için çalıştı.  Kadın erkek eşitliğini getirdi. Kadınlara mirastan erkeğin yarısı kadar pay veriliyordu, eşitledi. Çağdaş bir medeni hukuk, ceza hukuku, ticaret hukuku, borçlar hukuku getirdi. Angaryayı, işkenceyi yasakladı.  Milletle birlikte anayasa yaptı, herkesin temel haklarını güvence altına aldı. Savaşlardan çıkmış bir ülkede anasını babasını kaybetmiş yetimlere bakmak için “Çocuk Esirgeme Kurumu” nu açtı. “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” dedi.

Kendi parasını basamayan ülkede Merkez Bankası kurdu. Ankara’da fişek fabrikası, Gölcük’te Tersane, Eskişehir’de hava tamirhanesi açtı. Alpullu’da, Uşak’ta, Eskişehir’de şeker fabrikası, Kırıkkale’de çelik fabrikası, Bursa’da süt, Bakırköy’de bez, İzmit’te cam, Zonguldak’ta Taş kömür fabrikası kurdu. Bursa Merinos, Kayseri Bez, Karabük Demir Çelik, Sivas Çimento fabrikası, Ankara Çubuk Barajı onun eseri.

Kurtuluş savaşı bittiği gün bu ülkede dokuma tezgahından başka bir şey yoktu, 1936 yılında Uçak Fabrikası kurdu!

Yunanistan Başbakanı Venizelos 1934 yılında kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Fransa Başbakanı Briand “Eğer Atatürk ve arkadaşları burada doğsaydı heykelini dikerdik” dedi. SSCB Başkanı Lenin “Yüksek anlayışlı, ilerici bir önderdi” diye selamladı. İngiliz Başbakanı Lloyd George “Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir, şansımız o dahi Türk milletine nasip oldu”, ABD Başkanı Roosevelt “Çağımızda Avrupa’nın en büyük devlet adamının Ankara’da yaşadığını öğrendim” dedi.

Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah “O Türkiye’yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti, Atatürk’ün vefatıyla islam dünyası ilham kaynağını kaybetmiştir” diye taziye mesajı gönderdi. Hindistan Başbakanı ve Gandhi’nin arkadaşı Nehru “Mustafa Kemal paşa benim gençlik kahramanımdır” diye Hindistan’lılara bildirdi.

O kendisi için şöyle diyordu: “İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!”

Mustafa Kemal eşitliktir. Mustafa Kemal özgürlüktür. Mustafa Kemal milletin kendi kendini yönetmesidir. Mustafa Kemal  kadın – erkek eşitliğidir, çağdaş hukuktur, laikliktir, insanlar arasında ayrım kabul etmeyen, milletin vatandaşlarının tam olarak eşit haklara sahip olduğunu söyleyen anlayıştır. Mustafa Kemal bağımsızlıktır, milletler ailesinin onurlu ve saygın bir parçası olmaktır. Yurtta barış, dünyada barış demektir, Cumhuriyet’i bir fazilet olarak kabul etmektir, hiçbir dogma ve tabuya kapılmadan dünyada ne varsa Türkiye’de de o olacak diyebilmektir.

Atatürk sadece bir insan değildir, bir semboldür. Bu milletin yüzlerce yıl boyunca yaşadığı acıların, ıstırapların ve işgalin ortasından çıkardığı kurtuluş fikridir. Mustafa Kemal bu ülkede hiç kimse kendi ülkesinde ikinci sınıf vatandaş olmasın, herkes birinci sınıf olsun diyebilmektir. Atatürk, bizlerin daha iyi bir hayatta yaşamasının mümkün olduğunu gösteren örnektir.

Atatürk’e yönelen öfke, çağdaş yaşama, demokrasiye, özgürlüğe, kadın erkek eşitliğine duyulan nefretin göstergesidir. Atatürk’e yönelen nefretleri, insanların eşit olduğu Cumhuriyet Türkiye’si ve değerlerinedir.

Bu nefretin sahipleri ne yaparlarsa yapsınlar asla kazanamayacaklar. Bu milletin kalbinden Atatürk’ü ve onun temsil ettiği değerleri çıkartamayacaklar. Özgür ve bağımsız yaşayacak, dünya milletleri arasında saygın ve güçlü bir demokrasi olarak güçleneceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle vefatının 75. Yılında Atatürk’ü şükranla anıyorum. Onun en büyük iki eserinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi safları içerisinde  Cumhuriyet devrimini, özgürlük ve demokrasi devrimiyle taçlandırma mücadelesi veren bütün arkadaşlarımızla birlikte, onun eserlerini korumak ve yükseltmek için çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye geriye gitmeyecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin değerleri sonsuza kadar payidar kalacak.

Saygılarımla,

Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email